Filmin hikayesi, 1963 yılında Kıbrıs’ın ücra bir köyünde yaşayan Rum ve Türk, iki ailenin yaşadığı olayların üzerine kurulmuştur. Karagözcü Salih ve kızı Ruhsar, Rum polislerinin saldırısı sonucunda göç-men düşmüş ve akrabaları Veli’nin köyüne sığınmışlardır. Karagözcü Salih bu köyden şehre gitmek isterken yolda kaybolur. Kızı, amcası Veli ile yaşamak zorunda kalmıştır. Köydeki Türklerin lideri konumunda bulunan Veli, azınlık olarak yaşadıkları köyde bir çatışmanın çıkması durumunda sayı ve güç üstünlüğüne sahip olan Rumlar tarafından ezileceklerinin bilincindedir. Dolayısıyla Rum komşusu Anna’ya ve öteki Rumlara, şiddet olaylarına karışmak istemediklerini belirtir. Bu girişimi dolayısıyla Rum komşuları ile aralarında, köyde birbirlerine saldırmayacaklarına dair bir tür “centilmenlik” anlaşması dahi yapılır. Ancak Veli köydeki gençlerle beraber tesadüfen Rum komşuları Anna’nın oğlu Hristo’nun köyde silah depoladığını fark eder. Bunun üzerine; gençler Veli’den habersiz biçimde muhtemel bir Rum saldırısına karşı silah arayışı ve temkinli bir hazırlık içine girerler. Ancak Türklerin silah arayışı ve atış talimleri Rumlar tarafından fark edilir. Bu farkındalık iki taraf arasındaki güvensizlik ve paranoya duygusunu daha da artırır.