Dardenne Kardeşlerin günümüz Belçikası’nda geçen filmde Afrika’dan Belçika’ya tek başlarına seyahat eden küçük bir çocuk ve genç bir kızın yenilmez dostlukları, sürgünlerinin zor koşullarıyla test ediliyor. 2022 Cannes Film Festivali’nde yarışan Tori and Lokita festivalin özel 75. Yıldönümü Ödülü’nü kazandı.
Mia bir sonbahar akşamı, Paris’te bir restoranda teröristlerin saldırısına maruz kalır. Olayın üzerinden üç ay geçtikten sonra bile kendini toparlayamayan, o geceden yalnızca bölük pörçük bir şeyler hatırlayabilen Mia, sonunda normal yaşantısına yeniden kavuşabilmek için olayları ve mağdurları araştırıp anılarını birleştirmeye çabalayacaktır. Augustine, Proxima, Maryland / Darmadağın ile tanıdığımız Alice Winocour’un ilk kez Cannes Film Festivali Yönetmenlerin On Beş Günü Bölümü’nde gösterilen son filmi, yönetmenin erkek kardeşinin de mağduru olduğu 2015 Bataclan saldırılarından esinleniyor: “Asıl ilgilendiğim saldırının kendisi değil, mağdurlarında bıraktığı izler. Bir şehre yeni gözlerle bakma fikri. Paris bu filmin karakterlerinden biri çünkü bu kent de en derinden yaralandı.”
2022 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışan Çaykovski’nin Karısı, Kirill Serebrennikov’un “Leto” ve “Petrov Grip Oldu” sonrası merakla beklenen yeni filmi… Antonina Miliukova, tutkulu bir aşkla bağlandığı tüm zamanların en ünlü bestecilerinden Pyotr Çaykovski ile evlenir. Fakat kocasından hiçbir alanda yakınlık veya destek görmeyen genç kadın kendini karmaşık, yaralı, eziyet dolu bir hayatın ortasında bulur. Sevgisi yıkıcı bir takıntıya dönüşürken, sırf Çaykovski’nin yakınında olabilmek için çalkantılara katlanıp kendi benliğini feda etmek zorunda kalacaktır. Cannes sonrası dünyanın önemli festivallerinde boy gösteren film, Türkiye prömiyerini Filmekimi’nde yaptı.
Kamal hayatını yoluna koymaya karar verir ve Belçika’dan ayrılarak Suriye’deki savaş mağdurlarına yardımcı olmak için yola çıkar. Suriye’ye vardığında milislere katılmak zorunda kalır ve Rakka’da yüzüstü bırakılır. Geride kalan kardeşi Nassim, kendisini abisine ulaştıracakları sözünü veren radikal gruplar için kolay lokma olur. Anneleri Leila ise geride kalan en küçük çocuğunu korumak için savaş vermek zorundadır.
Sekiz Dağ çok iyi bir arkadaşlığın hikâyesini, çocukların büyüyüp yetişkin olmalarının, babalarının izini silmeye çalışırken hep onların izinden baba evine dönüşlerinin hikâyesini anlatıyor. Pietro ile Bruno, Alp dağlarının benzersiz doğası ve şartlarında çocukken tanışırlar. Pietro şehirli, Bruno is gerçek dağ köylüsüdür. Yıllar içinde her karşılaşmalarında aşkları, kayıpları, aileleri, yazgılarını birbirleriyle paylaşırlar; arkadaşlıkları her yıl perçinlenir, gerçek dostluğun özünü görürler. Paolo Cognetti’nin Türkçeye de aynı adla kazandırılan romanından uyarlanan Sekiz Dağ, hayatın dört mevsimini otuz yıla yayarak basit ama epik bir hikâye anlatıyor; doğa, erkeklik, aile, zaman, yakın arkadaşlığa dair evrensel değerler ve kendi yolunu çizmek gibi hayatın elzem niteliklerini el alıyor. Sekiz Dağ’ın yönetmenleri Altın Lale kazanmış Felix van Groeningen (Şeylerin Boktanlığı, Güzel Oğlum) ile oyuncu eşi Charlotte Vandermeersch.
Lukas Dhont’un 2018’de Filmekimi’nde izlediğimiz Girl / Kız’ın müthiş başarısını izleyen yeni filmi Yakın, bu kez çocukluktan ergenliğe geçişteki büyüme sancılarını ele alıyor. Yakın, on üç yaşında çok yakın iki arkadaşı izliyor: Léo ile Rémi. Arkadaşlıkları birdenbire bozulunca olanlara anlam veremeyen Léo, Rémi’nin annesi Sophie’ye danışmaya karar veriyor. Filmin ana fikri, yönetmen Dhont’un eski ilkokulunu ziyaret edişiyle aklına düşmüş: “Bugün bile hâlâ ilkokul ve ortaokuldaki acı dolu yıllarımla barışamadım. Ben de bu duygular hakkında bir şeyler yazıp o dünyayı kendi bakış açımdan ifade etmek istedim. Kâğıda birkaç sözcük yazdım: arkadaşlık, samimiyet, korku, erkeksilik… ve Yakın bunlardan çıktı. Bir anlamda hem Léo hem de Rémi olduğumu hissediyorum; iki karakterde de benden bir parça var”. Yakın, Belçika’nın Oscar adayı oldu.
Oscar adayı yönetmen Darren Aronofsky (Siyah Kuğu, Nuh: Büyük Tufan), merakla beklenen yeni filmiyle izleyici karşısında! Brendan Fraser’ın canlandırdığı Charlie, dünya edebiyatının en önemli klasiklerinden Moby Dick’teki “beyaz balina”yı saplantı derecesinde seven ve ciddi obezite sorunları olan bir öğretmendir. Yıllar evvel eşinden ayrılarak terk ettiği kızı Ellie’yle (Sadie Sink) arasını düzeltme çabasındadır. Fakat kızına kendini affettirmeye çalışırken işlerin daha da kontrolden çıkmasına yol açar. Filmin dünya prömiyerini yaptığı Venedik ve Toronto’da dakikalarca ayakta alkışlanan görkemli performansıyla Brendan Fraser, En İyi Erkek Oyuncu Oscar ödülü için 1 numaralı favori olarak gösteriliyor. Ödüllü bir tiyatro oyunundan uyarlanan filmde Samantha Morton, Hong Chau ve Ty Simpkins de rol alıyor.
Alternatif rock müziğinin sevilen gruplarından mor ve ötesi’nin 2022’de Beşiktaş İnönü Stadı’nda verdiği ve 35 bin kişiye unutulmaz bir gece yaşattığı konser, sinema filmi olarak vizyona girmeye hazırlanıyor. 13 Ocak’ta izleyiciyle buluşacak film, konseri kaçıranları tarihi geceye götürme şansı sunarken konseri unutamayanlara da o özel anları yeniden yaşatacak.
Zamanda geriye dönebilmek ve ilk aşkla yeniden birlikte olmak. Filmin altmışlı yaşlarını geçen baş karakteri Victor, işte tam da böyle bir fırsata denk geliyor. Özel bir firmanın desteğiyle hayatının en anlamlı dönemine, 40 yıl öncesine, hayatının aşkıyla tanıştığı günlere geri dönüyor. Tabii profesyonel bir oyuncu, makyaj, tarihçi ve set ekibinin yardımıyla. Bu tatlı romantik komedi Fransız oyuncu, oyun yazarı, tiyatro yönetmeni ve komedyen Nicolas Bedos’nun ikinci filmi. Cannes Film Festivali’nin bu gizli yıldızı, hem eğlenceli hem düşündürücü hem de duygu dolu.
*15 yaş ve üzeri izleyici kitlesi içindir. Cinsellik ve olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar içerir.
Bilimkurgu animasyon Metropia’nın yönetmeni, Tarik Saleh, bol ödüllü 2017 polisiye filmi The Nile Hilton Incident / Esrarengiz Cinayet’in izinde yine Mısır siyasetinin karanlık dehlizlerine dalıyor. Cennetten Gelen Çocuk, Mısır’ın ve Sünni İslam dünyasının geleneksel olarak en güçlü dini merkezlerinden El Ezher üniversitesine öğrenci olarak kabul edilen, bir balıkçının oğlu olan Adem’i izliyor. Üniversitenin başındaki, nüfuzu sınırları aşan Büyük İmam, tüm öğrencilerin önünde aniden hayatını kaybedince Adem kendini cinayet ve entrikalarla örülmüş bir casusluk ağının tam göbeğinde buluyor–kendisi hiç istemese de, Büyük İmam’ın yerinin boşalmasıyla Mısır’ın en güçlü siyasal ve dini odaklarının acımasız güç mücadelesinde önemsiz biri olarak çok önemli bir rol oynayacağını fark ediyor. Mısır’da çekilemediği için büyük kısmı İstanbul’da çekilen ve İsveç’in Oscar adayı ilan edilen Cennetten Gelen Çocuk paranoya, ikiyüzlülük, yozlaşma ve inancın ön planda olduğu, sürükleyici bir politik gerilim.
Ev alma komşu al derler. Velid’in densiz komşusu Celal’le arkadaşlığı da bu sözü doğruluyor, bir anlamda. Karısı ve çocuğuyla Hayfa’da yaşayan Velid, hayallerini gelecekte yazar olmak üzerine kurmuştur, bir yandan da belli etmese de kronik depresyonun pençesindedir. Velid sürekli huzursuzluk yaratan, tuhaf, arada ürkütücü, mafyacı komşusu Celal ile bir şekilde yakınlaşır. Beraber geçirdikleri zaman arttıkça şehirde attıkları turlar, uğradıkları yerler git gide tuhaflaşacak, Velid’in küçük hesapları kendisini iyice karanlık bir batağa çekecektir. İlk filmi Omor shahsiya / Kişisel Meseleler’de olduğu gibi İsrail’de yaşayan Filistinlilerin bastırılmış kimliklerini, hayal kırıklıkları ve ruhsal çöküntülerini ele alan yönetmen Maha Haj, Filistin’in Oscar adayı olan Akdeniz Ateşi’nde yine kendine has melankolisiyle özgün mizah hissini başarıyla yansıtıyor.
Altın Palmiye’li 4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün filmi yönetmeni Mungiu’dan gerçeğin göreliği, fedakarlığın muğlaklığını bir baba-kız ilişkisi üzerinden verirken seyirciye “doğru nedir?” sorusunu sorduran yepyeni bir film.
Romeo Aldea, Romanya’da ufak bir dağ kasabasında yaşayan doktor bir babadır ve kızı Eliza 18 yaşına geldiğinde, onu yurt dışında okutma idealiyle büyütür. Planları gerçekleşmek üzeredir; Eliza İngiltere’de psikoloji okumak için burs kazanır. Tek yapması gereken lise bitirme sınavlarını geçmektir ki aslında başarılı öğrenci Eliza için bu sınavlar yalnızca bir formaliteden ibarettir. İlk yazılı sınavından bir önceki gün, Eliza tüm geleceğini riske atan bir saldırıya uğrar. Şimdi Romeo, bir karar vermek zorundadır. Durumu çözmek için birkaç yol vardır ancak hiçbiri kızına öğrettiği prensiplerle uyuşmamaktadır.
2016 Cannes Film Festivali’nde yönetmeni Cristian Mungiu’ya En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazandıran yapım, ülkemizde Filmekimi ve Antalya Film Festivalleri’ndeki gösterimlerinden sonra vizyonda izleyici ile buluşuyor.